grandpashabet giriş bahiscom giriş
deneme bonusu veren siteler deneme bonusu deneme bonusu malatya oto kiralama parça eşya taşıma slot siteleri erotik shop istanbul evden eve nakliyat evden eve nakliyat
Haber Duvarı

Haber Duvarı

21 Nisan 2025 Pazartesi

Ekrem İmamoğlu: Adaylığım İktidarının Sonunu Getireceği İçin Hapsedildim…

Ekrem İmamoğlu: Adaylığım İktidarının Sonunu Getireceği İçin Hapsedildim…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İmamoğlu, sosyal medya hesabından paylaştığı açıklamasında “15,5 milyon seçmenin iradesiyle cumhurbaşkanı adayı olmamın iktidarlarının sonunu getireceğini gördükleri için hapsedildik” dedi.

Ana muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı – İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 23 Mart’tan bu yana tutuklu olduğu Silivri’den yeni bir açıklama paylaştı.

Cumhurbaşkanı adaylığı sebebiyle hapse atıldığını savunan İmamoğlu “Geç gelen adalet, adalet değildir” dedi.

İmamoğlu, “Silivri’den Sesleniyorum: Geç Gelen Adalet, Adalet Değildir” başlıklı açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

– Bu satırları hukuksuzca tutulduğum Silivri Cezaevi’nden kaleme alıyorum. Ben ve çalışma arkadaşlarım, birkaç sözde “gizli tanığın” asılsız iddialarına yaslanan bir mahkeme kararıyla hapsedildik. Yolsuzluk ve terör gibi mesnetsiz suçlamalarla cezaevindeyiz. Milletin bize verdiği görevi icra etmekten alıkonuyoruz.

– Bizi hapsedenlerin derdi sadece bizimle değil. Bizi hapsedenler bizimle beraber demokrasiyi, milletin iradesini hapsetmek istiyor. Bizi hapsedenler İstanbullu hemşerilerimin seçme hakkını çiğnedi. 16 milyon İstanbullunun emanetini gasp etti. 1,5 milyonu CHP üyesi 15,5 milyon seçmenin iradesiyle cumhurbaşkanı adayı olmamın iktidarlarının sonunu getireceğini gördükleri için hapsedildik.

“ADALET DUYGUSU YARA ALDI”

– Kıymetli Vatandaşlarım, biz adaleti mülkün, adaleti devletin temeli gören bir medeniyetin evlatlarıyız. Adalet, bir toplumun omurgasıdır. Toplumlar, milletler adaletle nefes alır, adaletle ayakta kalır. Onsuz ne huzur olur ne güven ne de birlik. Halbuki, bugün ülkemizde adalet ayaklar altındadır, milletin adalet duygusu derinden yaralanmıştır.

– Milletimiz senelerdir mahkeme kararlarının siyasi saiklerle, saraydan verilen emirlerle alındığını görüyor, biliyor. Mahkemeler hukuki olmayan saiklerle gençleri, muhalifleri, siyasi liderleri tutuklayıp hapse atıyor. Aylar boyunca iddianameler yazılmıyor, mahkemeler uzuyor, insanlar boş yere aylarca cezaevinde tutuluyor. Halbuki, yine bize ait veciz sözdür: Geç gelen adalet, adalet değildir.

ÖZDAĞ TEPKİSİ: BU NASIL ADALET ANLAYIŞI?

– Aynı cezaevinde bulunduğum Zafer Partisi Genel Başkanı Sn. Ümit Özdağ da tıpkı bizler gibi hukuksuz bir şekilde aylardır burada tutuluyor. Sadece 9 sayfalık bir iddianame için 77 gün beklediği yetmezmiş gibi ilk duruşması iki ay sonra görülecek.

– Soruyorum: Bu nasıl bir adalet anlayışıdır, neden sayın Özdağ tutuklu yargılanıyor ve iddianamesi hazır edildiği halde neden bir an önce davası görülmüyor? Sayın Özdağ nasıl bir adalet anlayışıyla aylardır özgürlüğünden mahrum edilir, Şubat ayında ziyaret ettiğim kıymetli annesini, sevdiklerini görebilmekten alıkonur? Şiddetle kınıyorum.

“KADERDE ÖZDAĞ İLE AYNI CEZAEVİNDE OLMAK VARMIŞ”

– Kaderde, Sn. Özdağ ile aynı cezaevinde bulunmamız varmış. Biri Cumhurbaşkanı adayı, biri parti genel başkanı olarak Silivri Cezaevinde, siyaset yapmanın bedelini ödüyoruz. Üzerine basarak söylüyorum; hukuk, siyasi rakipleri susturmak için bir araç olamaz. Adalet, herkes için eşit işlemelidir; aksi halde, bunun adı adalet olmaz, bunun adı zulüm olur.

– Asırlar önce Balkanlar’a attığımız ilk adımın mimarı ve Bursa fatihi Orhan Gazi’nin dediği gibi: “Adaletin en kötüsü geç tecelli edenidir. Sonunda hüküm isabetli olsa da, geciken adalet zulümdür.” Bu söz, devlet yönetiminin temel taşı olmalıdır. Çünkü adalet, devletin meşruiyetinin kaynağıdır. Bir devlet, ancak vatandaşlarına adil davranırsa ayakta kalabilir. Devlet, adaletle yönetilirse güçlü olur ve ancak hukukla ayakta kalır.

– Aziz Milletim, arkadaşlarım ve ben hapsedildiğimiz cezaevlerinde adaletin yeniden tesis edileceği bir Türkiye’yi hayal ediyoruz, adaletin hüküm süreceği bir Türkiye için var gücümüzle çalışıyoruz. İnanıyoruz ki, milletimizle beraber bu karanlık günleri aşacak, hukukun üstünlüğünü yeniden inşa edecek ve hep birlikte adil, demokratik ve huzurlu günlere emin adımlarla yürüyeceğiz.

Devamını Oku

Mansur Yavaş: Ekrem Başkanı Derhal Serbest Bırakın…

Mansur Yavaş: Ekrem Başkanı Derhal Serbest Bırakın…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Mansur Yavaş, üst düzey bürokratların İstanbul’daki lüks villa projesi için sıraya girdiğini belirterek “Bütün hesaplarımı inceleyebilirsiniz. Lütfen bunu kendi bürokratlarınıza, kendi bakanlarınıza da, görevden aldığınız bakanlarınıza da yapın ve derhal Ekrem Başkan’ı serbest bırakın” dedi.

Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, ‘Yerel Reform Buluşmaları’ kapsamında yaptığı konuşmada ana muhalefetin cumhurbaşkanı adayı – İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutukluluğuna tepki gösterdi.

“Her bir iddia geliyor, soruşturuluyor ve alnımızın akıyla çıkıyoruz. En azından şaibelerden kurtuluyoruz. Biz yargılanmaktan korkmuyoruz” diyen Yavaş, şöyle devam etti:

“Ama siz, siz yargılamadan insanları içeri atarsanız… Üstelik ifade gizli olan hazırlık soruşturması daha Ekrem Bey odadan çıkmadan benim WhatsApp’ıma, sadece benim WhatsApp’ıma 40- 50- 100 yerden geliyorsa.

Yine aynı şekilde yapılan uygulamaların birçoğu gizli kalması gerekenler eğer televizyonlardan yayınlanıyorsa hatta diploma ihtimaliyle iptaliyle ilgili olan konuşmada bir vatandaşın şöyle konuştuğunu görmedik mi televizyonda?

‘Hayret ya! Cuma günü aslında karar verip diploma iptal ediliyordu. Niye olmadı bilmiyorum. Herhalde pazartesi ederler’ diyebiliyor birisi ve buna sen kimle konuşuyorsun? Kimden bu haberi aldın diyemiyor. Varsa öyle bir şey zaten esrarı nedir? O kararı anlamaz.

Yine aynı şahıslar bir savcılıktan haber aldık şunlar şunlar tutuklanıyor diyor. Peki bunun maliyeti nedir? İşte 50 milyar dolardır. Bu fakir fukara halktan tasarruf adı altında toplayıp emekliye veremediğiniz parayı asgari ücretlere veremediğimiz parayı tasarruf ediyoruz diye topladınız ve bir hukuksuzluk karşısını bunu harcadınız.

‘MEMNUNİYET ORANI YÜZDE 58’

– Belediyelerden memnuniyet yüzde 58 oranında çıkınca… CHP Genel Merkezi bu anketi yaptırdı. İktidarın eline geçmiş olacak ki bu veriler, bir itibarsızlaşma operasyonuna giriştiler. Sizin bir daire başkanınızın evinden neler çıkmış.

– Üst düzey bürokratlarınız İstanbul’daki lüks villa projesi için sıraya girmişler. Hiç bunları sormaz mısınız?

‘SERBEST BIRAKIN’

– Bütün hesaplarımı inceleyebilirsiniz. Lütfen bunu kendi bürokratlarınıza, kendi bakanlarınıza da, görevden aldığınız bakanlarınıza da yapın ve derhal Ekrem Başkan’ı serbest bırakın.”

Devamını Oku

Eren Üner, Polisler Hakkında Suç Duyurusunda Bulundu…

Eren Üner, Polisler Hakkında Suç Duyurusunda Bulundu…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla yurt geneline yayılan protestolarda gözaltına alınan ve tutuklanan üniversite öğrencisi Eren Üner, polis şiddetine uğradığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Üner’in paylaşımı X’te 8 milyonu aşkın görüntülenme aldı.

CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan protestolara ilişkin sosyal medya paylaşımı nedeniyle tutuklanan 23 yaşındaki üniversite öğrencisi Eren Üner, gözaltı sürecinde polis şiddetine uğradığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. 

Eren Üner, gözaltındaki kötü muameleyi anlattığı ve 8 milyonu aşkın görüntüleme alan paylaşımına rağmen hiçbir yetkilinin kendisiyle iletişime geçmediğini söyledi.

SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMI GÜNDEM OLDU

Tarih bölümü ikinci sınıf öğrencisi Üner, bazı polis memurlarının, İmamoğlu protestoları sırasında gözaltına aldıkları kişilerin görüntülerini, hakaret ve tehdit notlarıyla sosyal medya hesaplarından paylaşmalarını, kendisine ait X hesabına taşımıştı.

Bunun ardından söz konusu polis memurları Üner hakkında şikayetçi oldu ve hakkında soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde görevli polis memurları, 24 Mart 2025 tarihinde saat 22.30 sularında Üner’in evine giderek gözaltı işlemi gerçekleştirdi. Üner, Vatan Caddesi’nde bulunan İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şubesine götürüldü.

Emniyet ve adliyedeki işlemlerinin ardından tutuklanan Üner, yaklaşık 15 gün cezaevinde kaldı. Üner, tahliyesinin ardından sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, gözaltı işlemleri sırasında işkence ve kötü muameleye maruz kaldığını ifade etti.

POLİSLERE 5 SUÇLAMA YÖNELTTİ

Üner, İstanbul Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde görevli polis memurları hakkında “işkence”, “kasten yaralama”, “tehdit”, “hakaret” ve “görevi kötüye kullanma” suçlarından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.

ANKA, Üner’in suç duyurusu dilekçesine ulaştı. Avukatları tarafından sunulan dilekçede Üner’in gözaltına alındıktan sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü binasındaki bir çalışma odasına götürüldüğü belirtildi.

Dilekçede Üner’in bu odada 6 polis memuru tarafından saatlerce darbedildiği, fiziksel şiddet ve işkenceye maruz kaldığı ifade edildi. Ayrıca Üner’in ve ailesinin ölümle tehdit edildiği, “vatan haini” denilerek ağır hakaret ve küfürlere uğradığı da dile getirildi.

İKTİDARA YAKIN BAROYA BAĞLI AVUKAT: “O KADAR DÖVMEYİN, AZ DÖVÜN”

Dilekçenin devamında, Eren Üner’in darp edildiği sırada Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) kapsamında görevlendirilen, İstanbul 2 No’lu Baro’ya bağlı avukat İ.G’nin de Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne geldiği ifade edildi. Darp anına tanık olmasına rağmen avukat İ.G’nin herhangi bir müdahalede bulunmadığı, yalnızca görevli polis memurlarına hitaben “O kadar dövmeyin, az dövün” şeklinde bir ifade kullandığı belirtildi.

CEZAEVİ GÖREVLİSİ: MÜVEKKİLİN VÜCUDUNDA DARP İZLERİ VAR

Üner’in vücudunun çeşitli yerlerinde darp izleri bulunduğu aktarılan dilekçede, şu ifadelere yer verildi:

“Ancak müşteki müvekkil adliyeye sevk edilirken, darp cebir raporu alınmak üzere Bayrampaşa Devlet Hastanesine götürülmüş, hekim kontrolünden önce müşteki tehdit edilerek hekim yanında konuşmaması söylenmiştir. Hekim kontrolüne müşteki müvekkil ile beraber polis memurları da girmiştir ve herhangi darp cebir olmadığına dair rapor tanzim edilmiştir. Müşteki müvekkil hakkında, sevk edildiği Sulh Ceza Hakimliğince 25 Mart tarihinde tutuklama kararı verilmiş ve Siber Şubede görevli polis memurlarınca müşteki Metris 1 No’lu Ceza İnfaz Kurumu’na teslim edilmek üzere götürülmüştür.

Müşteki müvekkil, cezaevine teslim edileceği sırada, cezaevi görevlisi jandarma personeline, vücudunda darp olduğunu belirtmiştir. Zaten müşteki müvekkilin darbedildiği, her iki kulağının mosmor olması, yüzünde, boynunda ve yüzündeki izlerden de anlaşılmaktadır. Bunun üzerine cezaevinde görevli jandarma personelince, tutuklu müvekkilin bu şekilde cezaevine teslim edilemeyeceği, darp izlerini gösteren rapor alınarak cezaevine getirilmesi gerektiği görevli polis memurlarına bildirilmiştir.”

“SUÇ DUYURUSUNDA BULUNMA ZORUNLULUĞUMUZ DOĞMUŞTUR”

“Görevli polis memurları, Siber Şubede görevli amirlerini aramış (kendisi müşteki müvekkili bizzat darp eden kişilerden biridir) ve telefonda cezaevi görevlisi jandarma ile tartışmıştır. Müşteki müvekkili cezaevine teslim edemeyen polis memurları, müştekiyi Haseki Hastanesine götürmüştür. Hastanede müştekinin tomografisi çekilmiş ve gerekli tetkikler yapıldıktan sonra hekim kontrolüne girmiştir. Yapılan bu son hekim kontrolünde görevli polis memurları müşteki müvekkil ile beraber hekim kontrolüne girmemiş böylece darp cebir raporunda, müştekiye ait tüm darp ve cebir izleri belirtilmiştir.

Müvekkil cezaevine teslim edildikten 1 gün sonra cezaevi hekiminin yaptığı muayenede darp cebir izlerini göstermiş ve cezaevi hekimince 26 Mart tarihinde düzenlenen raporda da bu darp izleri belirtilmiştir. Müşteki müvekkili, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde gözaltında bulunduğu süre boyunca darp, hakaret ve tehdit ederek işkence suçu işleyen; müşteki müvekkil darbedilirken bunu müşteki polis memurlarına izleterek ve müşteki darp cebir raporu alınmak üzere hastaneye götürüldüğünde hekim odasına müşteki ile beraber girerek görevini kötüye kullanan polis memurları hakkında suç duyurusunda bulunma zorunluluğumuz doğmuştur.”

KİMSE İLETİŞİME GEÇMEDİ

Eren Üner, 8 milyonu aşkın görüntülenme alan paylaşımına rağmen hiçbir yetkililerin kendisiyle iletişime geçmediğini de söyledi.

Devamını Oku

Erdoğan Süreci Tırpanlayacak, Bahçeli Erken Seçime Götürecek…

Erdoğan Süreci Tırpanlayacak, Bahçeli Erken Seçime Götürecek…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Devlet Bahçeli’ye yaknılığı ile bilinen ülkücü yazar Mümtaz’er Türköne, Bahçeli’nin gündemdeki yeni süreci tamamına erdirmek için ısrarcı olacağını söyledi. Türköne, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Bahçeli’nin ilerleyen süreçte alacakları tutuma ilişkin iddialı konuştu.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye yakınlığı ile bilinen eski akademisyen ve yazar Mümtaz’er Türköne, Bahçeli’nin yeni çözüm sürecinde ısrarcı davranacağını ve bunun için gerekirse erken seçime gidebileceğini söyledi.

Türköne, “Erdoğan çözüm sürecini baltalayacak, Bahçeli de bunun üzerine Türkiye’yi erken seçime götürecek çünkü sürecin hukuka dönmeden başarılı olma şansı yok” diye konuştu.

BAHÇELİ’NİN AÇIKLAMASIYLA ÇIKMIŞTI

846978image1.jpg

Genç yaşta Ülkü Ocakları üyesi olan Türköne, Abdullah Çatlı ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun başkan ve ikinci başkan olduğu dönemde yönetim kurulu üyeliği yaptı.

2011’de AKP’nin İstanbul milletvekili adayı olan Türköne Zaman gazetesinde yazarlık yaptı. 2016’da “silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan tutuklanan ve 10 yıl 6 ay hapis cezası alan Türköne, 2020’de Devlet Bahçeli’nin “Pek çok sorunlu kişinin masum gösterilmeye çalışıldığı bir yerde şehit ağabeyi Mümtaz’er Türköne’nin davası tekraren ve titizlikle değerlendirilmelidir” açıklamasının ardından serbest bırakıldı.

Şimdilerde MHP liderinin uzun ve bol metaforlu açıklamalarının “ne anlama geldiğini” açıklamasıyla dikkat çeken Türköne, T24’ten Cansu Çamlıbel’e konuştu. Türköne, gündemdeki tartışmaları ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin tutumunu değerlendirdi.

“BAHÇELİ SÜREÇTE ISRARLI”

Bahçeli’nin yeni çözüm süreci konusunda ısrarcı olacağını belirten Türköne, “Devlet Bahçeli için bugün işin ana damarı çözüm süreci. Bahçeli çözüm sürecinde ısrarlı, tavizsiz bir şekilde ısrar ediyor ve bu süreci aksatacak her şeye karşı tavır alıyor. Buradan yola çıkarsak diğer detayların bu tablonun içinde nereye yerleşeceği belli. Bahçeli şu anda Türklerle Kürtlerin tek millet olduğu bir projeyi yürütüyor. Bakın bunu ilk defa ifade ediyorum ama inandığım bir şey. Çözüm süreci dediğimiz şey Türklerin ve Kürtlerin tek millet olduğu bir projedir” diye konuştu.

“PROJENİN KARŞI TARAFINDA ÖCALAN VAR”

Türköne, “Asıl kimin projesi bu?” sorusuna ise şöyle yanıt veriyor:

“Bunun mimarı olarak öne çıkan isim Bahçeli ama şüphesiz bu, Bahçeli’nin tek başına kotardığı bir proje değil. Türkiye’nin bölgenin içinde bulunduğu nesnel şartlardan bu sonucu çıkartmış olan bir akıl devrede, bir inisiyatif devrede. Ve Bahçeli de buna bütün varlığıyla destek veriyor. Bu projenin karşı tarafında da aynı amaca hizmet eden bir Abdullah Öcalan faktörü var. Yani proje tek taraflı bir proje değil. Öcalan’ın 27 Şubat tarihli açıklaması da bunu teyit ediyor. Türkiye, bütün dünyadaki modern ulus devletlerde olduğu gibi, tam anlamıyla anayasaya bağlı, kuvvetler ayrılığı prensibinin uygulandığı, yargının bağımsız olduğu, temel insan haklarının garanti altında olduğu, hukuk temelli bir iş birliğinin, uzlaşmanın ve ortaklaşmanın gerçekleştiği bir devlet düzenine geçiyor. Bu aynı zamanda Orta Doğu’da yakalanmış tarihi bir fırsat. Suriye’deki gelişmelerle olacağı söylenen şey de buydu.”

“BAHÇELİ’NİN ONU DESTEKLEMESİ MÜMKÜN DEĞİL”

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na dönük 19 Mart operasyonunun yeni süreci sabote edip etmeyeceği ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tutumu ile Bahçeli’nin vereceği karşılığa değinen Türköne şu ifadeleri kullandı:

“Erdoğan’ın iki alternatifi var, önünde iki seçenek var. Birincisi egemenlik yetkilerini yargıyı da içine alacak şekilde bugünkü gibi kullanan, ülkeyi hegemonik güç olarak yöneten Erdoğan olarak kalmak. İkinci alternatifi de hukuka dönmek, anayasal düzeni evrensel hukuk çerçevesinde kuvvetlendirmek ve bu zemin üzerinde bu çözüm sürecini neticelendirmek. Zaten bu ikinci seçeneğe döndüğü takdirde ortada otokrasi kalmıyor, ‘diktatörlük’ diye eleştirilen şeylerden hiçbiri kalmıyor.

Otokrasiden, insanların üzerinde oluşturduğu o baskı ve korku ortamından vazgeçerse, yok olur. Halk desteği zaten yok, ekonomi zaten kötü durumda. Şu ortamda baskıyı devam ettirmezse, bir sürü insanı tutuklayarak otokratik araçlarını daha etkili bir şekilde kullanmaya devam etmezse, yok olur. Ancak bugün tam tersini yapmaya devem ediyor oluşuna, dikta eğilimlerini daha da güçlendiriyor oluşuna da ekonomi dayanmıyor. Yani aslında bu dikta alternatifinde Bahçeli’nin onu desteklemesi mümkün değil. Bahçeli’nin destekleyebileceği tek alternatif çözüm sürecini taşıyacak bir zemin olarak Türkiye’nin hukuka dönmesidir. Erdoğan’ın çözemediği paradoks da bu.

“BAHÇELİ BUNUN BİLİNCİNDE”

Çamlıbel’in “Hukuksuzluk zemininde bu ‘terörsüz Türkiye’ sürecinin başarılı olma ihtimali yok, bunu diyorsunuz…” sözleri üzerine Türköne şöyle devam etti:

“Hiç yok. Öyle bir şey söz konusu değil. Zaten Bahçeli’nin o Türkgün’de çıkan yazıların sonuncusunda özellikle hukukla, anayasayla, özgürlüklerle, temel haklar düzeniyle alakalı söylediklerini hatırlarsanız…Bahçeli bunun farkında, bunun bilincinde ve bu konuda çok net bir tavır alıyor. Bahçeli iktidar gücü elindeyken, iktidarın ortağı iken, durduk yerde böyle vurgulamalar yapmazdı. Çözüm sürecine odaklı, çözüm sürecini adeta pergelin sabit ucu gibi alıp oradan daireler çizen bir siyasi aktör olarak, bir devlet adamı olarak hukuku vurguluyor. Çünkü başka bir şey taşıyamaz çözüm sürecini, süreç çöker. Hiç kimseyi peşine takıp götüremezsiniz.”

“ERDOĞAN ÇÖZÜM SÜRECİNİ BALTALAYACAK”

thumbs-b-c-69a2648b15a1fc7fede22421e2cb8a04.jpg

2025 bitmeden Türkiye’nin erken seçime gideceğini düşünen Türköne, fikirlerini şöyle açıklıyor:

“Gelin bunu senaryolaştıralım şimdi. Benim öngörüm şöyle… Erdoğan çözüm sürecini baltalayacak, yani çözüm sürecinin gelişmesini engelleyecek. Bahçeli de bunun üzerine Türkiye’yi erken seçime götürecek. Erdoğan çözüm sürecini baltalayacak çünkü daha önce anlattığım gibi hukuka dönüşün kendi hegemonik gücünü tırpanlayacağını ve kendini enterne edeceğini düşünecek. Bu yüzden de süreci küçük küçük tırpanlayarak sona erdirmeye çalışacak. Yani aslında Erdoğan çözüm sürecinin kendisine değil bu sürecin kendisine hukuk dayatacak olmasına karşı. Söyledim, hukuka dönüş olmadan da çözüm sürecinin başarılı olma ihtimali yok. O zaman da Bahçeli Türkiye’yi erken seçime götürmek zorunda. Çünkü çözüm sürecinin önü ancak o zaman açılır.”

Devamını Oku

Abdullah Ceyhan: Halktan Büyük Kimse Yok, Korkmayın…

Abdullah Ceyhan: Halktan Büyük Kimse Yok, Korkmayın…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

CHP’nin Yozgat mitinginde yaptığı konuşma ile mitinge damga vuran Abdullah Ceyhan’dan yeni açıklama geldi. “Türkiye’ye, Türk gençliğine buradan sesleniyorum. Ben 70 yaşındayım. Benden anca bu kadar olur, aklınızı başınıza alın” diyen Ceyhan, “Türkiye iyi yönde idare edilmiyor. Bunu siz kurtaracaksınız. Siz düzelteceksiniz. Halk için mücadelede burada varım” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Yozgat mitinginde “Turpunan şalgamınan ülke yönetilmez, ülke adaletle yönetilir” diyerek yaptığı konuşma ile mitinge damga vuran Abdullah Ceyhan, ANKA Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu.

“Türkiye’ye, Türk gençliğine buradan sesleniyorum. Ben 70 yaşındayım. Benden anca bu kadar olur, aklınızı başınıza alın” diyen Ceyhan, “Türkiye iyi yönde idare edilmiyor. Bunu siz kurtaracaksınız. Siz düzelteceksiniz. Halk için mücadelede burada varım. Çiftçilere de sesleniyorum, Edirne’den Ardahan’a kadar siz de bir olun, hakkımızı kimseye yedirmeyelim. Halktan büyük kimse yok, korkmayın, korkmayın, korkmayın” dedi.

KONUŞMASI MİTİNGE DAMGA VURMUŞTU

CHP’nin Yozgat mitinginde konuşan ve “Turp ile şalgam ile ülke yönetilmez, ülke adaletle yönetilir” diyerek yaptığı konuşma ile gündem olan Abdullah Ceyhan ANKA Haber Ajansı’na konuştu.

50 yıldır çiftçilik yaptığını belirten Ceyhan, arpa, buğday, patates, soğan, pancar ektiğini belirterek, “Bizim arazilerimiz çok güçlü, aç bırakmaz bizi. Halka da faydası oluyor kendimize de. Bizim arazilerimizin tek eksiği var, buraya bir baraj yapıldı belki de 50 yılı geçti. Bu baraj yapıldı daha buraya su sistemleri gelmedi. 2015’te su gelecek dediler, planlama ve projeyi yaptılar, bu yolları açtılar. Üç seçim geçti üstünden artık suyun geleceğine inanmıyorum. Çünkü suyun sahipleri bu barajın altına yapılan HES’ler oldu. Bu HES’lerden bize su düşmüyor. Halkın da çiftçilerin de korkaklığı, hakkını arayamaz noktaya düştüler. Ben çiftçiyim, hakkımı arıyorum” dedi.

“BENİM ADIMA SÖYLENTİLER BAŞLADI”

Mitingde yaptığı konuşmanın gündem olacağını beklemediğini ifade eden Ceyhan şunları söyledi:

“O gün için kendi köyümde eylemi başlattık. İlçe Başkanımız Sayın Sıddık Erdoğan’ın desteği ile eylemi başlattık. Bu bizim için çok gurur verici oldu. Çünkü biz çiftçiyiz, halkız. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran insan Mustafa Kemal Atatürk, çiftçinin ayağına gitmiştir, ‘kalkınmayı sizden başlatacağız’ demiştir. Bizler onun ardından yürüyoruz. Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Ekrem İmamoğlu’nu yolsuzlukla suçladılar. Bu yalancı tanıklar eliyle İstanbul gibi 16 milyonluk nüfusu yöneten bir insan basit bir şeyden tutuklanmaz.

Bu taraftar kanalların hepsi de çok karalama yapıyorlar. Burada benim zoruma giden şey bu oldu. Devleti yöneten bir AK Parti Genel Başkanı var. Bu AK Parti Genel Başkanı devletin de cumhurbaşkanı. Cumhurbaşkanı sürekli ‘turpun büyüğü geride’ diyor. Ya bu ne kadar büyük bir turpmuş, mitingde aklıma bu geldi. Bizim akla ihtiyacımız var, turpla, şalgamla devlet idare edilmez, akılla idare edilir’ dedim. Ben kimseden icazet almam, kimseden akıl almam.

Sadece aklımdakini, bildiğimi konuşurum. Şimdi benim adıma bir söylentiler başladı gündemde. Neymiş ‘1 buçuk milyonluk traktörü varmış.’ Benim traktörüm 2013 model, bu traktörden başka da bir şeyim yok bir de 90 model arabam var. Burada da 70-80 dönüm arazim var, kardeşlerim var. Benim kimsem yok, bir ailem var bir de ben. 5 tane çocuğum var, dört oğlan bir kız. Bunların dördü de dışarda. Bu çocuklarımı geçindiremedim burada, herkes kaçtı. Şimdi düşünüyorum iyi ki kaçmışlar belki çocuklarımla çok kötü olabilirdim.”

“TÜRKİYE İYİ YÖNDE İDARE EDİLMİYOR”

“Her sene mal kaldırıyoruz, soğan ve patates kaldırıyoruz. Daha geçen döktüm. 30 ton malım vardı, 15 ton soğan sattım. Pancar ekiyoruz. Pancar 2 bin 370 lira. Kardeşim 2 bin 300 liraya napsın. Bunun eziyetini, masrafını, traktörünü hiç hesap eden yok. Ama çiftçilerimizde bir korkaklık bir cesaretsizlik var. Hangi görüşten olursanız olun, hangi partiden olursanız olun; ben partizanlık yapmıyorum, hakkınızı arayın, devlete ve millete faydalı olun. Devletimiz de milletimiz de bize faydalı olsun.

Bize gübre diyorlar ama gübre bu sene bin 365 lira torbası. Sen gel de bu memlekette kazan da artır da çoluğuna çocuğuna faydalı bir insan ol. Olamazsın. Çünkü kazancımız her sene borçlar nedeniyle geriye gidiyor. Bize gübre, mazot desteği vermesin. Bizim hakkımızı versin. Türkiye’ye, Türk gençliğine buradan sesleniyorum. Ben 70 yaşındayım. Benden anca bu kadar olur, aklınızı başınıza alın. Türkiye iyi yönde idare edilmiyor. Bunu siz kurtaracaksınız. Siz düzelteceksiniz. Sizin evlatlarınız da sizden örnek alacaklar.”

“ATATÜRK HAKKINDA KARALAMA KAMPANYASI YAPIYORLAR”

“Bize bu vatan bırakan insanlar musluktan kan akıttılar bizi bugüne getirdiler. Bazı sapık zihniyetler Atatürk hakkında karalama kampanyası yapıyorlar. Bunlar nankör insanlar ben onlara bir şey demiyorum. Çünkü nankör insan kendine yapılanı bilmez, ben halkım. Halk için mücadelede burada varım. Çiftçilere de sesleniyorum, Edirne’den Ardahan’a kadar siz de bir olun, bu hakkımızı kimseye yedirmeyelim. Halktan büyük kimse yok, korkmayın, korkmayın, korkmayın.”

“DOĞUDAN BATIYA KADAR BÜTÜN İNSANLAR BU MEYVELERDEN YİYOR”

Ceyhan ayrıca tarlasının içine yaptırdığı güneş panelini göstererek “Güzel de su buldum ama bu suyu kullanamıyorum bir türlü. Aşırı mil geldiğinden dolayı 3-5 sefer pompam arızalandı. Bunları da yaptıra yaptıra yoruldum, bıraktım artık. Seneye inşallah mahsulümüz güzel bunu karşılarım, faaliyete geçireceğim. Bazı arkadaşlar da bu arazilerin sulanması için güzel tesisat kurdular, destekliyorum. Buralar seneye patates, soğan olacak halk için vatan için” dedi.

Meyve tarlasını da gösteren Ceyhan, “Doğudan batıya kadar bütün insanlar bu meyvelerden yiyor. Ekinlerimizi de bu yıl don vurdu. Şu anda ekin biçilecek kıvamdan çıktı. Zirai sigortamız var, gelip bakacaklar mı bakmayacaklar mı bilmiyorum. Bunu da artık ziraat mühendislerinin takip etmesi gerekir. Ben çiftçiyim, çiftçi olmak çok iyi bir şey” ifadelerini kullandı.

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.