İktidarın, yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında, ücretli kesimlere zam ve “iyileştirme” yapılacağı taahhüdü, AKP ve MHP liderlerinin sık sık “seçimler zamanında yapılacak” açıklamalarına karşın, erken seçim tartışmaları siyaset gündeminden düşürmüyor.
Muhalefet partilerinde, asgari ücrete Temmuz’da ek zam hazırlığı, öğrenci affı, 3600 ek gösterge, emeklilikte yaşa takılanların (EYT) iktidar tarafından gündeme alınması, “erken seçimin işaretleri” olarak görülüyor ve sonbaharda erken seçim beklentisi dile getiriliyor.
Siyaset bilimci ve siyasi strateji uzmanı İbrahim Uslu’ya göre atılacak bu adımlar sonuç doğrumayacağı için iktidar, seçim stratejisini ekonomi üzerinden değil, “güvenlik ve uluslararası ilişkiler” alanında kazanılabilecek “zaferler” üzerine kuruyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve iktidar sözcüleri, artan hayat pahalılığı ve enflasyon karşısında, ücretli kesimlerin rahatlatılmasına dönük adımların atılacağını sık sık dile getiriyor.
Meclis’e 880 milyar liralık ek bütçe sunan iktidar partisinin, memur, işçi ve emeklilerine Temmuz ayında zam yapılması, 3600 ek gösterge düzenlemesinin yanısıra, asgari ücrete Temmuz ayında ek zammı da gündemine aldı.
AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş da dün akşam Habertürk’te katıldığı televizyon programında “Temmuz ayında işçi emeklilerimizin de dahil olmak üzere, öyle zannediyorum ki, yüzde 40’lara yakın bir dokunuş gerçekleştirilecek. Aynı şekilde asgari ücrete de bir dokunuş gerçekleştirilecek” sözleriyle önümüzdeki aylarda asgari ücrete ek zam hazırlığını duyurdu.
Kurtulmuş, ayrıca EYT’lilerin de iktidarın masasında olduğunu söyledi:
“Tarih söyleyip beklentiye yol açmak istemem, ama dediğim gibi bu konu hükümetin masasındadır.”
Asgari ücrete ek zam için farklı seçenekler dile getiriliyor.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun toplanarak, enflasyona göre oransal artış yapılması seçeneklerden birisi.
Dile getirilen bir başka formül ise işverenin ödediği yaklaşık 750 liralık primi devletin üstlenmesi ve 150 lira dolayındaki işsizlik sigortası fonu kesintisinin yapılmayarak bunların doğrudan net ücrete yansıtılması.
Asgari ücrete oransal zammın, ayrıca bir yasal düzenleme gerektirmediği için komisyonda uzlaşma sağlanması halinde tercih edilebileceği dile getiriliyor.
Muhalefet, iktidarın uzun yıllardır direndiği EYT ve daha önce yılbaşını işaret ettiği asgari ücrete ek zam konularında attığı adımları, bir erken seçimin işareti olarak görüyor.
İktidarın ekonomideki ağırlaşan yükü daha çok taşıyamayacağını, ücretli kesime yapılacak zamlar ve yaz aylarında meyve sebze fiyatlarındaki düşüşün yaratacağı olumlu havayı da dikkate alarak, sonbaharda erken seçime gidebileceği savunuluyor.
CHP’li bazı parti yöneticileri, asgari ücret dahil, ücretli kesimlere yapılacak zammın, enflasyon ve hayat pahalılığına çözüm olamayacağını belirterek, “Ücret artarsa, talep artacak ve bu da enflasyonu artıracak. İktidar ne yaparsa yapsın, ekonominin başına kimi getirirse getirsin, ekonomiyi toparlayamaz, sonuç alamaz. Çünkü ekonomiyi bizzat Erdoğan yönetiyor ve sonuçlarını da görüyoruz” yorumları yapıyor.
AKP kaynakları ise Meclis’ten geçen Seçim Yasası düzenlemesi ve ekonomik adımlar dahil, bütün hesapların zamanında bir seçime göre yapıldığını, hayat pahalılığına karşı alınan önlemlerin etkileri görülmeden seçime girilmesinin de risk oluşturacağını belirtiyor.
AKP kulislerinde, üniversite sınav takvimi ve seçimlerin ikinci turu da dikkate alınarak, seçimlerin en fazla Mayıs ortası veya son haftasına çekilebileceği, bunun da bir erken seçim anlamına gelmeyeceği belirtiliyor.
Siyaset bilimci ve siyasi strateji uzmanı İbrahim Uslu ise ekonomide ücretli kesimlerin maaşlarında artış yapılmasının, seçmen üzerinde kalıcı etkisi olmayacağı, dolayısıyla iktidarın da “ekonomik başarıya” dayalı bir erken seçim stratejisi kurmayacağı görüşünde.
BBC Türkçe‘nin sorularını yanıtlayan Uslu, enflasyonun son derece yüksek olduğunu ve yapılacak ücret zamlarının “iyileştirme”den çok, mağduriyetleri azaltmaya dönük olacağına işaret ediyor.
Erdoğan’ın da zaten enflasyon düşüşü için yılbaşı sonrasını işaret ettiğine dikkat çeken Uslu, iktidarın seçim stratejisini güvenlik ve uluslararası alanda elde edilecek “zaferlerden” üzerinden kurduğu görüşünde:
“Cumhurbaşkanı’nın, ‘Enflasyon yılbaşından sonra düşecek,’ açıklaması önemli. Bu, ‘Biz bu yılı da yüzde 70’lerin üzerinde enflasyonla tamamlayacağız, enflasyon düşmeyecek, fiyat artışları devam edecek’ demek. Fiyat artışları devam ederken, Kasım ayında bir seçime gitme olasılığını ben çok yüksek görmüyorum.
Ek bütçeye bakıldığında gelirlerin önemli bir kısmının KDV ve ÖTV’den olduğunu hatırlatan Uslu, bütçe hedeflerinin gerçekleşmesinin bu vergilerin artmaya başlayacağı anlamına geldiğini söylüyor ve “Pandemi döneminde biraz düşürülmüştü, şimdi bunların artacağını gösteriyor” diyor.
Vergi artışlarının düşünüldüğü bir dönemde erken seçime gitmenin makul olmadığını savunan Uslu şöyle devam ediyor:
“Enflasyon var, vergi artışı yapmışsınız ama aynı zamanda da ekonomide rahatlama oldu diye erken seçime gidiyorsunuz. Bunlar birbiriyle çelişir. O nedenle hükümetin seçim stratejisini ekonomi alanında başarıyla değil, ekonomi dışındaki alanlarda; güvenlik, uluslararası ilişkiler ve buralardan elde edilecek zaferlere göre planladığını düşünüyorum.”
Uslu, Ege’de gerginliğin tırmanması, Suriye’ye yapılacak operasyon ve sonrasında bazı Suriyeliler’in ülkelerine geri gönderilip, yerleştirilmesi veya PKK’ya karşı yürütülecek operasyonlarda önemli başarılar elde edilmesi halinde, bunun seçmen davranışlarına iktidar lehine yansıyabileceğine işaret ediyor:
“Suriye’ye yapılacak operasyon, Ege’de gerginlik, belki Türkiye’de yaşayan bazı Suriyelilerin ülkelerine gönderilip, yerleştirilmesi, Kuzey Irak’ta kazanılacak zaferler. Hatta bazı yorumcular Kandil’e Türk bayrağı çekmek gibi hedef olduğunu söylüyor. Bunlar olursa, o zaman erken seçim için uygun atmosfer olacaktır.”
Şu anda iktidar bloğunun hiçbir şekilde cumhurbaşkanlığı seçimi veya parlamento çoğunluğunu sağlamayacağının işaretinin görülmediğini belirten Uslu, iktidarın hem sınır ötesi operasyon hem de ekonomi alanında sonuç almak için “zaman kazanmaya çalıştığını” dile getiriyor:
“Ege gerilimi çok büyümez. Ama Suriyeliler geri gitmeye başlarsa başka bir şey olur. Düşünün haftalarca o görüntüleri izliyorsunuz. Kandil’de Türk bayrağını veya büyük PKK kamplarının ele geçirildiğini düşünün. Bunların etkisi büyük olur. Mesela 1999’da Öcalan’ın yakalanması Bahçeli ve Ecevit’e çok yaradı.
“İktidar böyle bir başarı hikayesi olmadan ister Kasım, ister Haziran olsun, seçimi kazanamaz. O nedenle süreci uzatıp zaman kazanmaya çalışıyor, bir yandan işte Suudi Arabistan’la, Kuveyt’le yürüyen ilişkiler var. Ya bu operasyonlar üzerinden zafer hikayesi, ya da finansal rahatlamalar sonrasında seçime gitme stratejisi var. Çok fazla seçeneği de yok zaten.”
GÜNDEM
Az önceGÜNDEM
16 dakika önceSPOR
2 gün önceGÜNDEM
3 gün önceGÜNDEM
4 gün önceEKONOMİ
5 gün önceEKONOMİ
5 gün önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.